Doğu Ekspresi biletini bulamıyorken alıştırma olsun dedik ve 4 anne, 4 çocuk Kuşadası’ndan Eskişehir’e gitmeye karar verdik. Yanımıza bol atıştırmalık, oyun hamurları ve sevdikleri minik oyuncakları aldık. Seyahatimizin iki gecesi trende, bir gecesi de porsuk kenarında çok merkezi konumda Senna City isimli otelde oldu. Çocukların üçü 3, biri 2 yaşında bu arada. Bence çocukla gezmenin en önemli kurallarından biri planlı olmak ama planların bozulabileceğine de hazırlıklı olmak 🙂 Biz de öyle yaptık. Bir de 4 çocuk olunca her şey hızla değişebilirdi, biliyorduk. İzmir Basmane’den 19:20 de kalkan Mavi Tren’e bindik. İki yataklı vagonlarda konakladık. Yolculuk 12.5 saat sürüyor yaklaşık, sabah 8:00 de Eskişehir’e varış. Trene biner binmez çocuklar eğlenmeye başladı. Merdivenle ranzaya inip çıkıp durdular. Ve o kadar yoruldular ki 21:30 da uykuya daldılar. Tıngır mıngır trende hiç de uyanmadılar.

İki yataklı vagona sığmak kolay oldu. Bebek arabasını yukarıdaki valiz koyma bölümüne koyarsanız ortalık açılıyor. Kim nerede, nasıl uyudu derseniz, kendimce süper bir yol buldum. 🙂 (bence ilk benim aklıma gelmiştir bu fikir :P) Deniz, üst tarafta uyumak için çok ısrar etti. Önce yanında uyumak istedim ama o beni istemedi. 🙂 Ben de ranzaya çıkış için kullanılan merdiveni, yine ranzayı tutan iplerin arasından geçirdim ve korkuluklu bir yatağa sahip olmuş olduk. Alt yataktan çok daha güvenli hale geldi. Hem de oğlum üstte uyuduğu için çok mutlu oldu. Sabah tren garından 15dk. yürüyüşle otele vardık, yerleştik. Azıcık dinlendik ve başladık gezmeye. İlk durak tabi ki çibörek yemek için meşhur Papağan Çibörek oldu. Otel çok merkezi olduğundan oraya da bir kaç dakikada ulaştık. Karnımızı doyurup Odunpazarı’nı gezmek için düştük yola. Düştük yola diyorum çünkü bebek arabaları, sırt çantaları derken araca inip binmek zor oluyor. Biz de bol yürümeli bir plan yaptık o yüzden 🙂

Odunpazarı bölgesinde gezilecek pek çok yer var. Biz de pek çoğuna gidebildik. Özellikle Eskişehir Balmumu Müzesi’ni atlamayın derim. Balmumu müzesinin çok yakınında yöresel yemekler yapan minnacık ve sıcacık Arzu’nun Yeri’nde yemek yedik. Her şey nefisti. Eskişehir’e özgü met helvasını da tadın bence, biz çok sevdik. Odunpazarı bölgesinde gezilebilecek yerlerin birkaçı şöyle: Balmumu Müzesi, Kurşunlu Camii ve Külliyesi, Lületaşı Müzesi, Cam Müzesi ve Atlıhan. (kahve molası için süperdi)
Akşam kafelerle dolu Porsuk boyunu ve şehri turlayıp otele döndük. Ertesi sabah otelde kahvaltının ardından eşyaları emanete bırakıp odaları boşalttık ve Devrim Arabası’nı görmek için yine 15-20 dk. yürüdük. İlk ve tek olan bu arabayı yakından görmek hoş bir his. Tüm günümüzü Sazova Park’a ayırdık. Devrim arabasını gördükten sonra bu kez taksiyle Sazova Park’a ulaştık. Çocuklar için cennet gibiydi, içinde pek çok alan var. Masal şatosu, korsan gemisi, Eti su altı dünyası ve hayvanat bahçesi bizim gezebildiklerimiz. Bilim Deney Merkezi ve Sabancı Uzay Evi de var parkın içinde ama bizim zamanımız yetmedi. Çocuklar Sazova’ya ba-yıl-dı…

Şehir merkezine dönerken hazır taksideyken Şelale Park’ı da görmeye karar verdik. Eskişehir manzaralı güzel bir yer. Buradan dönüşte çocuklar pusetlerinde uyuduğundan yürüyerek otele döndük. Bu yürüyüş hiç kısa değil, belirteyim. Otelden eşyalarımızı aldık ve gara yürüdük. 23:30 da trenimize bindik, çocuklar uyanmadılar pusetten alıp yataklarına yatırdık. Sabah yanımızdaki atıştırmalıklarla kahvaltıyı geçiştirdik. Trende gezdik, çocuklar trendeki görevlilerle bile oynadılar. Daracık koridarda koşturdular ve öğlen Basmane’ye vardık. Çocukla tren seyahati eğlenceliydi, hiç sıkılmadılar, bol uyudular. Çok yorulduk, çok eğlendik. Denemek isteyen olursa şimdiden iyi eğlenceler.
Yazı Sahibi: Zeynep Ekin Akcora
Instagram: ekinenverbiftekdeniz