Merhabalar, Çanakkale’den sonra biz İzmir’e ailemin yanına geldik. Üç gün burada aile ziyareti ve doğal yaşam parkı gezisi yaptıktan sonra tekrar yola çıktık. Bu kez istikamet Muğla Akyaka oldu. Yine İzmir’le arası 3,5 saatlik bir yolculuğa çıktık, akşam üzerine doğru çıkınca hiç de zorlanmadık. Aydın Çine’ye geldiğimizde akşam yemeği saatiydi, biz yol kenarında bulunan Mehmet Zengin’in yerinde yedik yemeğimizi. Burası Çine’de çöp şişleri ve ızgara çeşitleri ile çok meşhurdur, bir Aydınlı olarak söylüyorum yolunuz düşerse içiniz rahat olsun. ♥️ Çocuk parkı mevcut, gayet temiz, güler yüzlü çalışanları ile bizden 5 yıldız aldı. 😊 Yemeği de yedik öyleyse yola devam. Çine’den sonra yollar bol virajlı ve tehlikeli, Sakar Geçidi diye bilinen bir yer var ki çok dikkat edilmeli.
Evet, biz yine otel vs. ayarlamadan çıktık yola, Akyaka ilk durağımız oldu. Eşimle kalacak yer konusunda tereddüt edince tesadüf taksi durağının önünde konuşuyorduk, en güzeli esnafa sormak diye düşünüp kendimizi taksici abilerle sohbet ederken bulduk. Sagolsunlar bize hemen bir pansiyon ayarladılar. Yeşil Pansiyon Apart olarak geçiyor, çok şirin bir aile oteli. 😊 Hem otel hem de pansiyonları var karşılıklı olarak, biz pansiyonu tercih ettik. Önünde güzel bir havuzu vardı ama buna hiç gerek yok çünkü tam Azmak Nehri’nin kenarı, deniz desen iki adımlık mesafe. Odamıza bayıldık, manzaramız da güzeldi. Oğlumuz için bize portatif beşik kurdular, güvenlikli bir beşikti çok rahat ettik. ♥️ Kahvaltı dahil 2 kişi 150 TL kaldık, aile işletmesi, temiz, güler yüzlü insanlardı. 🙂 Kahvaltı açık büfe, sanırım tek eksik mama sandalyesiydi burada, biz bebek arabamızı rahatlıkla mama sandalyesi gibi kullanabildik bahçesinde yaptığımız için kahvaltıyı. Kahvaltı sonrası Azmak Nehri’ne doğru yürüyüşe çıktık. Hemen pansiyondan düz inince sizi karşılıyor serin suyu ile Azmak Nehri. İsterseniz küçük bir tekne turu yapılabiliyor, 5 ya da 10 TL gibi bir fiyatı vardı. Biz yürüyerek gezmeyi tercih ettik, bebek arabası ile gezdik bir sıkıntı çekmedik.
Azmak Nehri’nden sonra sizi sığ çok güzel bir deniz karşılıyor. Bizim denize girmek gibi amacımız yoktu aslında sadece yürüyüş için çıktık ama oğlumuzu ayaklarını suya sokmuştuk ki denizden çıkınca çok ağladı bizde aparta dönüp mayolarımızı giyinip tekrar denize geldik. 15 TL’ye şezlong ve şemsiye kiraladık, beach’te giyinme kabini, duş mevcut. Gayet güzel kafesi var ama yok buradan bir şey almak istemezseniz hemen iki arka sokakta ŞOK market mevcut, oradan istediğinizi alabilirsiniz. Biz her ikisinden de faydalandık. 🙂 Oğlumuz buranın denizini öyle çok sevdi ki denizde uyuya kaldı, yüzme bilmeyen birisinin bile çok rahat edeceği bir yer boyunuzu asla aşmıyor.
İkinci kez daha yüzüp tekrar yola koyulduk bu kez Köyceğiz’e gittik, kordonunda yürüdük. Hava kendini bir anda kapattı, serinlemeye başladı. Burada çok gezecek yer bulamadık, biraz sahile yakın olan sokaklarında gezip fotoğraf çektik, magnet aldık. Kütahya porselenin bir mağazası vardı, eğer porselen severseniz mutlaka uğrayın. Çok uygun fiyatlı, çok şık ürünler vardı. Öğlen yemeğini Köycegiz’de bir restoranda yedik, yine oğlumuz için çorba ve sebze yemekleri tercih ettik. Biz yemek konusunda hiç sıkıntı yaşamadık. Yemekten sonra Yuvarlakçay’a gittik. Harika bir doğa karışılıyor sizi ama bizim yaptığımız hatayı yapıp Köyceğiz’de değil de burada yemelisiniz öğlen yada aksam yemeğini. Biz burayı sadece gezilecek bir yer sanıyorduk ki aslında restoranmış. 🙈 Neyse ki öğlen kahvemizi içmemiştik, Yeşil Vadi Restoran’da kahve içmek nasip oldu. Burada yüzmek de harika olur, tabi o suyun soğuna dayanabilirseniz. 😌 Yüzenler vardı ama bizim tercihimiz olmadı.
Fethiye için çıktık bu kez yola, hava kararmaya başlamıştı kalacak yer yine yoktu. 🙈 Bu kez de Çalış’ta bir pansiyon tercih ettik, bunu da bir büfeden alışveriş yaparken ayarladık. 😁 ihtiyacınızı, bütçenizi söyleyince insanlar yardımcı oluyor, ne kadar net olursanız karşıdaki insan içinde büyük ölçüde kolaylık oluyor. Sağ olsunlar gelip bulunduğumuz yerden aldılar telefonla tarif etmek yerine. 😊 Pansiyona eşyalarımızı bırakıp sahilde yürüyüşe çıktık, o kadar güzeldi ki hafif esen rüzgar, sessiz sakin bir sahil, yer yer cafelerden müzik sesleri geliyor ama rahatsız etmiyor kesinlikle. Sahil boyunca bolca kafeler, marketler, büfeler mevcut. Bir cafede oturduk, fasıl tarzı etkinlik vardı ve çok eğlenceliydi. oğlumuz bebek arabasında uyuya kalınca bize bolca anın tadını çıkartmak kaldı. Günün yorgunluğu çökünce pansiyonun yolunu tuttuk. Sabah pansiyonda kahvaltımızı yapıp denize girmek konusunda kararsız kaldık ve biz Ölüdeniz’e gitmeye karar verdik. Eşyalarımız toparladık, pansiyondan ayrıldık, Çalış Plajı’ndan Ölüdeniz’e doğru yola çıktık. Fethiye’nin merkezi sayılabilecek yerleri gezdik. Kayaköy’ü ziyaret etmeyi düşünmüştük ki oğlumuz artık mızmızlanmaya başladı, biz de bir an önce Ölüdeniz’e yol aldık. Biz gittiğimizde paraşütle atlayan insanlar iniş yapıyorlardı ama o anları izlemek bile bizi keyif verdi. Oğlumuz iyice huysuzlaştığı yorulduğu için çarşısını turlayıp Antalya için yola çıktık.
Antalya’ya gitmeden önce bir de Saklıkent’e uğradık, Saklıkent’te kesinlikle bebek arabası kullanmak mümkün değil. Burada da yine kanguru iş görür, bir de terlikle girmek yasak çünkü su bazı yerlerde (derin diz hizasından biraz daha yukarıda) hızla akıyor ve o akıntı terlikleri doğal olarak çıkartıyor, deniz ayakkabısı ya da sandalet şart. 🙂 Ama hazırlıksız yakalananlar için deniz ayakkabılarını 10 TL’ye kiralayabilir ya da 15 TL’ye satın alabilirsiniz, biz de oradan aldık. 🙂 Otopark ücreti de tüm gün 10 yada 15 TL idi, bir de Saklıkent’e giriş ücreti var, onu net hatırlayamıyorum ama cüzi bir miktardı. Yürüyebildiğiniz kadar yürüyün çok keyifli, bizim oğlumuz çok keyif aldı buradan, sürekli etrafı inceledi. Buradan çıkınca geri dönerken Gizlikent Şelalesi’ne de mutlaka gidin biz çok yorulduğumuz için ve açıkçası Saklıkent kadar güzel olmadığını düşündüğümüz için gitmedik sonra çok pişman olduk. Zaten Google’dan fotoğrafına bakınca ne demek istediğimi anlarsınız. 🙂 Şimdilik bu kadar başka bir yazıda görüşmek üzere.
Bu seyahatin bir önceki yazısı: Bebekle Çanakkale Gezisi
Yazı Sahibi: Aleyna Şekerli
Instagram: aleynakayaaa14