Merhabalar, 9 aylık bebeğimizle geçirdiğimiz, Çanakkale, Muğla ve Antalya tatilimizi zorlukları kolaylıklarıyla size anlatmaya geldim 🙂 24 Haziran 2018 Pazar günü yani şeçim günü oyumuzu kullanıp Lüleburgaz’dan çıktık yola. İlk durağımız Çanakkale için toplamda 3 buçuk saat yol gidecektik bu yüzden ben valiz harici yanımıza tül kese hazırladım. İçinde tulum, zıbın, bez, ıslak mendil, çorap, muslin, battaniye bulunuyordu. Bir tane de saklama kabı aldım içine meyveler dilimleyip koydum, biraz da kraker. Bunlar bizi ilk 3 saat bir hayli idare etti, yolculuğumuz gayet eğlenceli geçti ve Çanakkale’ye ulaştık.
İlk durağımız Şahindere Şehitliği oldu. Şehitlikte fazlasıyla merdiven bulunduğu için bebek arabası kullanmak neredeyse imkansız, burada devreye kanguru girdi, iyi ki akıl edip almışız dedik bol bol. 🙂 Şahindere şehitliği, tespit edilen gerçek kabristanlıklardan biriymiş, ay ve yıldız şeklinde konumlandırılmış 132 tane kabalak taşları vardı. Yıldız şeklinde yükselen üçgen koniğin anlamı ise şehitlerimizin ruhlarının göğe yükselişini temsil ediyormuş, buranın hemen üzerinde tellerle çevrilmiş gerçek şehitliği göreceksiniz. Buradan sonraki durağımız Anıt oldu. Bence Çanakkale’de dikkat edilmesi gereken durum havanın sürekli rüzgarlı olması, bebeklere ince bir hırka şart. 🙂 Anıtta da yine kanguru kullandık. Bir de bebek bakım odası gibi bir şey mevcut değil, sadece lavabolar vardı, gayet temizdi ama yiyecek vs. bulunuyormuş normalde, seçim günü olduğu için biz göremedik kimseler yoktu.
Artık yavaştan yorulmaya başlamıştık Seddülbahir’i de gezip dinlenmeyi planladık. Seddülbahir çok güzel bir köy, sessiz sakin, insanları çok sıcak kanlı ve yardım sever. (biz Seddülbahir kalesini gezemedik, restore ediliyormuş, 2020’de açılacakmış) Savaşta en çok darbeyi alan yerlerden birisi olmuş Seddülbahir. Sessiz sakin bir sahili vardı. Köyün sağ tarafında Yahya Çavuş Anıtı, Ertuğrul Tabyası ve Helles Anıtı gezilebilir.
Köyün içindeki yolu takip ederseniz de kaleye gidiyorsunuz. Yemek yemek için yine burayı tercih etmiştik, çok güzel ev yemekleri vardı, dışarıda çok fazla et tercihimiz olmadığı için biz şansımızı sebze yemeklerinden kullandık. Oğlumuza özel küçük bir tabak hazırladılar çorbadan ve sebze yemeklerinden oluşan, çok severek yedi. Çok şükür sıkıntısız bir günü geride bıraktık. Yemek yediğimiz restoranın sahibi olan abi kalacak yer konusunda yardımcı oldu, planlanmış bir otel yoktu çünkü. 50 TL gibi bir fiyata pansiyonda kaldık, gayet rahat ettik. Bir tane çift kişilik yatak, bir tane de tek kişilik yatak vardı, temiz bir pansiyondu. Küçük bir mutfağı vardı bize ait, biz sadece gece çay saati yaptık. Köyde küçük bir market var, oradan alışveriş yaptık.
Ertesi gün ilk durağımız Sargıyeri Şehitliği oldu. Zığındere Şehitliği 57. piyade alayını ve Conk Bayırı’nı da gezip görüp Gelibolu’dan Çanakkale merkeze gitme vakti geldi. Çanakkale’ye feribotla geçtik şansımıza çok fazla sıra yoktu, çok çabuk geçtik merkeze. Arabayı kordon boyunda bir yere park edip merkezi bebek arabası ile gezdik. İlk işimiz yemek yemek oldu, merkezde bir restoran bulduk. İki katlı büyük bir yer olmasına rağmen doluydu, çok şükür ki servis hızlı ve yemekleri de lezzetliydi. Yalçın burada sadece çorba içti, genelde anne sütü aldığı için çok fazla yemek yemek istemiyor. Merkezde de bir hayli hava esiyordu yemekten sonra rotamız saat kulesi oldu. Çanakkale sokaklarında bolca yürüdük, bu kez durağımız Aynalı Çarşı oldu.
Aynalı Çarşı’dan magnet ve oğlumuz için çıngırak tarzı ahşap oyuncak aldık. Burayı da gezince biraz dinlenme ihtiyacı hissettik, hemen aynalı çarşının arka kapısındaki küçük kafe tarzı bir yere oturup yorgunluk kahvesi içtik. Artık yavaş yavaş yola çıkma zamanı geliyordu. Gitmeden evvel biraz da kordonda gezindik.
Kordonda bolca kafe ve restoran mevcut ,mutlaka hoşunuza gidecek bir yer bulursunuz. Bir de Truva Atı Heykeli ile fotoğraf çektik, tabi zaman kısıtlı olunca biz gerçeğini göremedik. Müzeleri de bir sonraki sefere sakladık zira buraya gelen kimse bir seferle kalmaz eminim.
Ah bir de Eceabat sahilinde mutlaka mola verin, o denizin huzuru anlatılmaz yaşanır, cidden harikaydı. Küçük bir marketi vardı, sanırım kamp alanı olarak geçiyor. Yalçın’la bir dahaki yaza kamp için bile gidebilir. Öyle sakin sessiz bir yer ki umarım hep böyledir. Bizim sonraki durağımız İzmir oldu, başka bir yazıda görüşmek üzere şimdilik hoşça kalın. 🙂
Yazı Sahibi: Aleyna Şekerli
Instagram: aleynakayaaa14
“Bebekle Çanakkale Gezisi” üzerine bir yorum